Polikistik over sendromu (PKOS) kadının adet düzenini, çocuk sahibi olma yeteneğini, hormonlarını, kalbini, damarlarını ve görünüşünü etkileyebilen, üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen bir endokrin bozukluktur.
PKOS lu bir kadında adetler düzensiz ya da hiç olmayabilir. Ultrasonografide çok sık rastlanan polikistik over (PKO) görünümü, büyüklükleri 8-10 mm yi geçmeyen, yumurtalıkların çevresinde yerleşim gösteren çok sayıda küçük kistleri içeren yumurtalıklar olup % 15-20 kadında görülmektedir.
PKOS ise ( %5-10) ultrasonografik PKO görüntüsü, yumurtlamanın olmaması ( anovulasyon) ve kronik hiperandrojenizm bulgularından en az iki tanesinin olması ile tanımlanmıştır. Ayrıca PKOS’lu kadınların hepsinde PKOs görüntüsü yoktur. PKOS’un nedeni bilinmemektedir. Birçok araştırmacı birden fazla faktörün rol aldığını düşünmektedir. Genetik bozukluk bu olası faktörlerden biridir. PKOS görülen kadınlarda anne ya da kız kardeşte de PKOS görülme eğilimi bulunmaktadır. PKOS’un kalıtımsal olduğuna dair bir kanıt ise bulunmamaktadır.
PKOS semptomları adet siklusunu kontrol eden hormonlardaki dengesizlikler tarafından tetiklenmektedir. Temel androjen (erkeklik hormonu) testesterondur. Bu hormon tüm kadınlarda yumurtalıklar tarafından üretilir ve temel dişi hormonu olan estrojene dönüşür. PKOS lu kadınlarda, testesteron normalden fazla üretilir ve semptomlar bunun sonucu olarak ortaya çıkar. Ayrıca insülin hormonunun da bu olayda rol oynadığı düşünülmektedir. İnsülin pankreas tarafından üretilen ve kandaki glukoz seviyesini düzenleyen bir hormondur. PKOS görülen birçok kadında insülin rezistansı olarak adlandırılan durum görülmektedir; vücudun dokuları insülinin etkisine direnir ve bunun sonucunda vücut daha fazla insülin üretmek zorunda kalır. Yüksek seviyedeki bu insülin yumurtalıkları da etkileyerek hormonal dengesizlik oluşmasına neden olur. Fazla insülin androjen üretimini arttırmaktadır. Normalin üzerinde androjen seviyeleri ise akne, kıllanma, kilo alımı ve yumurtlama problemlerine neden olabilmektedir. PKOS lu kadınların kilo almaya eğimli olmaları ve zor kilo vermelerinin nedeni de yine bu insülin metabolizmasındaki bozukluktur.
Düzensiz yumurtlama veya yumurtlama olmaması, infertilite, tekrarlayan düşükler. İstenmeyen tüylerde artış; kollarda, bacaklarda, karın ve sırt bölgesinde tüylenme artışı, renk koyulaşması ve kalınlaşma, erkek tipi saç dökülmesi yüz göğüs ve sırt bölgesinde ciltte yağlanma ve sivilce kilo problemleri; aşırı kilo, hızlı kilo alıp kilo vermede zorluk depresyon ve ruh hali değişiklikler. Uyku apnesi, horlama ,yüksek kan basıncı.
PKOS kadınları çeşitli şekillerde etkiler. Bazı kadınlarda bu şikâyetlerin hiçbirisi görülmezken kimilerinde çoğu görülebilir. Bazılarında ise bunlara ilaveten başka bulgular da görülebilir.
PKOS lu kadınlarda, bir yumurtanın tam olarak olgunlaşması için gerekli tüm hormonlar üretilememektedir. Yumurtaların hiçbiri olgunlaşıp salınamadığı için yumurtlama gerçekleşemez ve progesteron hormonu üretilemez. Progesteron olmadığında adetler düzensiz olur ya da olmaz.
Polikistik overlerdeki kistler zararlı değildir, cerrahi müdahale gerekmez ve yumurtalık kanserine neden olmaz. Ancak, PKOS da görülen hormonal düzensizlikler hayatın ileri dönemlerinde kalp hastalıkları, diyabet ve rahim kanseri riskini arttırmaktadır. PKOS’lu kadınların % 50 sinden daha fazlasında 40 yaşından önce diyabet ya da bozulmuş glukoz toleransı görülmektedir. Bu durum kilolu kadınlarda daha sık görülmekteyken normal kilolularda da görülebilir.
PKOS’lu kadınların, LDL ( kötü kolesterol) seviyeleri yüksek, HDL ( iyi kolesterol) seviyeleri düşük, yüksek kan basıncı riski daha fazladır ve aynı yaşta diğer kadınlardan 4-7 kat daha fazla kalp krizi riski taşımaktadırlar.
Düzensiz menstruel siklus ve yumurtlamanın olmayışı kadında estrojen üretimini arttırırken progesteron üretimi olmaz. Progesteron, her ay periyodik olarak rahim iç tabakasının (endometrium) dökülmesine neden olur, progesteron olmadığında, rahim içi kalınlaşır ve yoğun kanama ya da düzensiz kanama olarak sonuçlanabilir. Zamanla bu durum hiperplazi ve kansere yol açabilir.
PKOS’u tanımlamak için tek bir test yoktur. PKOS tanısı hastanın hikayesi ( ilk adet yaşı, adet düzeni, kanama süresi vb ), şikayetleri, fizik muayene, ultrason ve kan testleri ile konabilir. Aynı zamanda tansiyon ve kan şeker seviyesi de kontrol edilmelidir.
PKOS için kesin bir tedavi olmadığından, tedavi yöntemi semptomlara göre değişecektir.
Semptomların birçoğu ve sağlık riskleri hiçbir medikal tedavi yöntemi kullanılmadan iyi beslenme, egzersiz ve sağlıklı bir yaşam tarzı ile ortadan kaldırılabilmektedir.
Koruyucu önlemler özellikle aşırı kilolu bayanlarda, ailesinde diyabet ya da kalp hastalığı hikayesi olan kişilerde daha da önemlidir.
Sağlıklı beslenme ve egzersiz ile ideal kiloda kalmak PKOS tedavisinde ilk basamağı teşkil etmektedir. PKOS görülen birçok kadın fazla kilolu ya da obezdir. Bu durumda kilo verme ilk önerilen tedavidir. Günlük egzersiz insülin kullanımını düzenlemekte ve PKOS un bir çok semptomunu düzeltmektedir. İşlenmiş yiyecekler ve şeker ilaveli besinlerden uzak durulması, tahıllı ürünler, meyve, sebze ve yağsız et yiyerek kan şekerinin alçak seviyelerde tutulması ile vücudun insülin kullanımı ve hormon seviyeleri düzelecektir.
Kilo verme diyabet ve kalp hastalığı riskini azaltır ve genellikle adet siklusunu düzenleyerek medikal tedaviye gerek duyulmadan fertiliteyi artırır. Yapılan çalışmalar, % 5-10 luk kilo azalmasının bile, semptomlar da anlamlı düzelmeyi sağladığını göstermiştir. Kilo verme, hormonal dengesizliklerden dolayı PKOS görülen kadınlarda diğer kadınlara göre daha zordur. Hastaya sadece kilo vermesini söylemek yeterli değildir. Her kişinin besin gereksinimleri farklı olacağından bir diyetisyen en uygun yaklaşımı önerecektir. Sigara içmemek de önemlidir çünkü sigara uzun dönem sağlık risklerini arttırmakta ve fertiliteyi olumsuz etkilemektedir.
Yapılan son çalışmalar, tip II diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların PKOS tedavisinde de etkili olabildiğini göstermektedir. Metformin bu amaçla kullanılan ilaçlardan en umut vericisidir. Metformin, insülinin kan şeker seviye kontrolünü etkiler ve testesteron üretimini azaltır. Anormal kıllanmayı yavaşlatır, kullanımdan birkaç ay sonra yumurtlamayı düzeltebilir. Yeni yapılan çalışmalar, metformin in vücut kütlesinde azalma ve kolesterol seviyelerinde düzelme gibi başka pozitif etkileri olduğunu da göstermektedir.
Doğum kontrol hapları PKOS da düzenli periyod sağlamakta ve akne, hirsutizm gibi semptomları düzeltebilmektedir. Fakat altta yatan hormonal dengesizlik ortadan kalkmadığı için ilaç bırakıldığında semptomlar devam edecektir.
Cilt ve saç problemlerini çözümleyebilmek için birçok kozmetik yaklaşım bulunmaktadır. Ciddi akne ve kıllanma problemi olan kadınlarda kombine düşük dozlu antiandrojen içeren oral kontraseptifler önerilebilir. Dirençli vakalarda daha yüksek dozlarda anti-androjen kullanılabilir. Anti androjenler hirsutizmi ve erkek tipi kelliği düzeltir ancak fertilite üzerine herhangi bir etkisi yoktur.
İlaçlarla semptomların azalması genellikle birkaç ay içinde olur. Bu ilaçlar kesin tedavi değildirler bu yüzden semptomlar ilaçları almayı kesince tekrar ortaya çıkabilmektedir.
Üremeye yardımcı tedavilere başlamadan önce kadında ve erkekte olası diğer infertilite sebepleri de araştırılmalıdır. PKOS da problem genellikle yumurtlama olmamasıdır. Yumurtlamayı sağlayan tedavi yöntemleri ile bu sorun çözümlenebilmektedir.
Yumurtlama tedavisinde klomifen sitrat en sık kullanılan ilaç olup vakaların % 80 inde yumurtlamayı ve bunlarında % 60-70 inde gebelik elde etmeyi sağlamaktadır. Klomifene cevap vermeyen kadınlarda, gonadotropin olarak adlandırılan enjekte edilebilir ilaçlar kullanılmaktadır. Gebelik oranları % 50-70 arasında değişirken birkaç tedavi siklusu gerekebilmektedir.
Yumurtlamayı sağlayabilmenin diğer bir yolu laparoskopik ovaryan drilling adı verilen cerrahi bir yöntemdir. İlaç tedavisine dirençli olgularda başvurulan bu yöntem erkek hormonlarını azaltarak yumurtlamayı sağlayabilir. Gebelik oranları gonadotropin ile ovulasyon indüksiyonu yapılanlara benzer, ilave prosedür gerektirmez, maliyeti daha az ve minimal takip gerektirmektedir.
Diğer tedavi yöntemleri ile gebelik elde edilemezse tüp bebek yöntemi kullanılabilir. Tüp bebek , gebe kalmak için en iyi oranlara sahip olmasına karşın maliyetli bir yöntemdir.
Prof. Dr. Serdar Oğuz kendi özel muayenehanesinde hastalarına hizmet vermektedir.
Copyright 2024 Magma Medya All Rights Reserved